Türkiye İstatistik Kurumu, illere göre yaşlı nüfusu ve yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranını açıkladı. 2023 yılı verilerine göre Türkiye’de 65 yaş ve üstü toplam nüfus 8 milyon 722 bin 806 oldu, bu sayı Doğu Karadeniz’de 438 bin 827 olarak kayıtlara geçti. Doğu Karadeniz’de, kırsaldan kentlere doğru göç hareketliliğinin artması, bölgede demografik yapının değişmesine, köylerin yaşlanmasına neden oldu. 2012’de Doğu Karadeniz’de nüfusun 43’ü kırsalda, 57’si kent merkezinde yaşarken, son yıllarda kırsalda yaşayan nüfusun oranı yüzde 17’ye geriledi. Kırsaldan göç edenlerin yaş aralığının 15-39 olması, kırsalda yaşlı nüfusun kalmasına da yol açtı.
KIRSAL NÜFUS YÜZDE 7’YE DÜŞTÜ
Doğu Karadeniz’de göç olgusu, nedenleri, sonuçları ve önlemlerine ilişkin çalışmalar sürdüren Karadeniz Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mine Gözübüyük Tamer, genç nüfusun kent merkezlerine göç etmesinin; kültürel kimliğin ve yerel değerlerin kaybıyla sonuçlandığını belirtti.
Prof. Dr. Tamer, “Doğu Karadeniz’deki kırsal nüfus konusunda daha net ve kesin konuşabilmek için TÜİK verilerine bakmamız gerekiyor. 2023 yılının TÜİK verilerine göre, Türkiye nüfusu 85 milyon 372 bin 377 kişi olarak belirlendi ve toplam nüfusun yüzde 93’ü il ve ilçe merkezlerinde, yüzde 7’si ise kırsalda, belde ve köylerde yaşamakta. Doğu Karadeniz’e baktığımız zaman, kırsal alandaki nüfusta, belde ve köylerdeki nüfusta bir azalma var. Doğu Karadeniz’deki illerin Artvin’den başlayıp, Rize, Trabzon, Gümüşhane, Giresun, Ordu ve Bayburt’un nüfusu da 2 milyon 819 bin bin 312 kişi olarak açıklandı. Bu nüfus, Türkiye nüfusunun yaklaşık 3,36’sına tekabül ediyor. Doğu Karadeniz’de il ve ilçe merkezleri ile kırsal nüfusun oranı 2023 yılı itibarıyla yüzde 83’ü il ve ilçe merkezlerinde, yüzde 17’si ise kırsal alanda yaşamaktadır” dedi.
NÜFUSUN YARISINDAN FAZLASI KENTLERE GÖÇTÜ
Doğu Karadeniz’de kırsal nüfusun yıllar bazında sürekli azalma eğiliminde olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tamer, göçü etkileyen en önemli faktörün ekonomi olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Geçmişe gittiğimiz vakit 2000’li yıllarda nüfusun yarısı il ve ilçe merkezlerinde, yarısı kırsal alanda yaşarken; kırsaldaki nüfusun yıllar içerisinde giderek azaldığını görebiliyoruz. 2007 yılında Doğu Karadeniz’de özellikle nüfusun yüzde 56’sı il ve ilçe merkezlerinde yaşarken; yüzde 44’ü kırsal alanda yaşıyor. Bu rakam 2012’de yüzde 57 ve yüzde 43’e tekabül ediyor. Yıllar bazında geriye dönüp baktığımızda, nüfusun azaldığını söylememiz mümkün. Fakat bu iller bazında dönemsel değişiklikler de gösterebiliyor. Kırsaldan göçün olmasında önemli faktörün ekonomi olduğunu söyleyebiliriz. Kamusal hizmetlerin eksikliği, sosyal yaşamdaki yetersizlikler de insanların göç kararı almasına vesile olabiliyor.”
“KÜLTÜREL AKTARIM DURMA NOKTASINDA”
Kentlere göçün demografik yapıyı değiştirmesine ek olarak kültürel aktarımı da durma noktasına getirdiğini söyleyen Prof. Dr. Tamer, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kırsal nüfusun, şehir merkezlerine göç etmesiyle şehirde de demografik yapıda bir dönüşüm yaşanması, altyapı hizmetlerinde, sağlık ve sosyal alanlarda bir baskı oluşturarak dezavantajlı bir durum yaratmakta. Bu göçlerle beraber sadece demografik değişim gerçekleşmiyor. Aynı zamanda kültürel değerlerimizi koruyacak olan esas; ocak dediğimiz birimlerin de kırsal alanda maalesef elimizden kayıp gittiğine şahit olabiliyoruz. Bu da aidiyet bağının, kültürel bağların aktarılması konusunda maalesef bir boşluk yaratılmasına neden oluyor. Özellikle kültürel kimliğin ve yerel değerlerin kaybı söz konusu olabilir. Kırsalı tamamen boşaltıyorsunuz. Kırsalın boşaltılması bu anlamda bu değerlerin aktarımını sağlayabilecek olan nüfusun da şehre akmasına neden olabiliyor.”
“TEK BİR POLİTİKA UYGULANMASI MÜMKÜN DEĞİL”
Özellikle genç nüfusun kentlere gittiği bilgisini paylaşan Prof. Dr. Tamer, Doğu Karadeniz’deki köylerin giderek yaşlandığına dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı:
“Doğu Karadeniz kırsalından göç eden yaş grubuna bakıldığında, Türkiye geneline paralel bir şekilde 15-39 yaş arasındaki genç nüfusun kırsal alandan kentlere göç ettiğine şahit oluyoruz. Bunun sonucunda nüfusun yaşlanması var, kırsal alanın tamamıyla yaşlılara bırakılması var, yaşlıların da sağlık hizmetlerine erişim güçlüğü nedeniyle göç etmesi durumu da var. Yaşanan göç hareketinin sonuçlarına karşı tüm iller için tek bir politika uygulanması ya da tek bir tedbirin alınması mümkün değil. Dolayısıyla farklı kırsalın özelliklerini dikkate alarak, politika önerisine gidebiliriz. Belki kırsal teşviklerle bu nüfusun o yörede kalması sağlanabilir. Bölge genelinde çok fazla meslek lisemiz var. Bu meslek lisesindeki müfredatın bölgenin ihtiyaç uygun olarak revize edilmesi gerektiği kanaatindeyim. Buradan mezun olan öğrenciler, bölgenin ihtiyaç duyduğu alanlarda istihdam edilebilirlerse, bu genç nüfusu bölgede tutabiliriz. Dinamik, üretken, genç bir nüfusun nimetlerinden bölge olarak yararlanabiliriz diye düşünüyorum.”